samsun-psikolojik-danisman

Samsun Çocuklarda Kaygı (Kaygı Bozuklukları)

Kaygı Nedir? Kaygı, çocuklarda sıkça görülen ancak bazen fark edilmesi zor olabilen bir duygudur. Her çocuk zaman zaman korku veya endişe hisseder; bu gelişimin normal bir parçasıdır. Örneğin, okulun ilk günü, karanlık bir oda veya yüksek sesli bir fırtına küçük bir çocuk için kaygı verici olabilir. Ancak kaygı bozukluğu, çocuğun gündelik yaşamını aksatacak düzeyde yoğun ve sürekli endişe hali demektir. Samsun çocuk psikoloğu hizmetimizde, çocuğunuzun yaşadığı kaygının normal bir düzeyde mi yoksa bir sorun haline mi geldiğini uzman bir gözle değerlendiriyoruz. Çocuklarda kaygı farklı şekillerde ortaya çıkabilir: Ayrılma kaygısı (anne-babadan ayrılırken aşırı ağlama, ayrılmama isteği), sosyal kaygı (yeni ortamlarda veya kalabalıkta aşırı çekingenlik, utangaçlık), fobiler (belirli bir nesne veya durumdan aşırı korku, örneğin karanlık, böcek, yükseklik), veya genel kaygı (her konuda sürekli endişelenme, “ya şöyle olursa” şeklinde kuruntular). Çocuğunuzda bu belirtiler varsa ve en az birkaç ay süredir devam ediyorsa, bir kaygı bozukluğundan bahsedebiliriz.

Samsun EMDR Terapisi

Kaygı Bozukluğunun Etkileri: Kaygılı çocuklar maalesef ki iç dünyalarında büyük bir stres yaşarlar. Kalpleri hızlı çarpar, mide ağrıları, baş ağrıları, uyku sorunları, iştahsızlık gibi fiziksel şikayetler dile getirebilirler. Sürekli endişe hali, onların derslerine odaklanmasını zorlaştırır, sosyal ilişkiler kurmasını engeller. Örneğin kaygı nedeniyle okulda parmak kaldıramayan, tuvalete bile tek başına gidemeyen çocuklar vardır. Kaygı bozukluğu erken ele alınmazsa, ileride depresyon gibi diğer sorunlara zemin hazırlayabilir. İyi haber şu ki, çocuklarda kaygı bozuklukları oyun terapisi, bilişsel davranışçı terapi ve aile desteği ile büyük oranda aşılabilir durumdadır. Samsun’da sunulan kaygı terapisi hizmetimiz, çocuğunuzun korkularıyla baş etmesini, cesaret ve güven duygusunu yeniden kazanmasını amaçlar.

Çocuğunuzun kaygı ve stres yaşadığını düşünüyorsanız bizimle randevu al sayfamızdan hemen iletişime geçebilirsiniz.

Neden kaygı terapisi alınmalı?

Çocuğun Ruh Sağlığını Korumak: Uzun süreli ve yoğun kaygı yaşayan çocuk, adeta sürekli alarm halinde yaşar. Bu durum onun ruhsal dengesini bozar ve yaşam kalitesini düşürür. Erken müdahale ile çocuğunuzu bu yükten kurtarabilirsiniz. Kaygı terapisi alarak, onun iç dünyasındaki fırtınayı dindirip yerine sakinlik ve güven hissi getirmeyi hedefliyoruz. Eğer tedavi edilmezse çocukluk çağı kaygıları yetişkinlikte de devam edip daha ciddi problemlere yol açabilir.

Akademik ve Sosyal Başarısını Desteklemek: Kaygı bozukluğu olan bir çocuk derse konsantre olamayabilir, sınavlarda bildiğini unutabilir veya okula gitmek istemeyebilir. Aynı şekilde arkadaşlık kurmakta, grup etkinliklerine katılmakta zorlanabilir. Terapinin getirdiği rahatlama sayesinde çocuğunuzun okul performansı ve sosyal etkileşimleri düzelecektir. Korkuları azalınca, yeteneklerini ve bilgisini gerçek potansiyeliyle ortaya koyabilecektir.

Aile İçin Huzurlu Bir Atmosfer: Kaygılı bir çocuğa sahip olmak anne-baba için de zorlayıcıdır. Çocuğun her endişesinde ona güven vermek, belki gece korkularıyla baş etmek, sürekli bir nazlanma haliyle uğraşmak yorucu olabilir. Profesyonel destek almak, ailece daha huzurlu bir yaşama adım atmak demektir. Terapiyle birlikte çocuğunuz daha sakin uyuyabilir, siz de onun için endişelenmeden rutinlerinizi sürdürebilirsiniz. Ayrıca terapi sürecinde ebeveynler olarak siz de kaygıyla baş etme konusunda eğitim alacağınız için, evde ne yapacağınızı bilmenin rahatlığını yaşarsınız.

Özgüven ve Bağımsızlık Kazandırmak: Sürekli endişe duyan bir çocuk, genellikle kendine güvenini yitirir ve cesareti kırılır. “Ya başaramazsam, ya komik duruma düşersem, ya annem babam olmazsa” gibi düşünceler çocuğun atılganlığını engeller. Terapide çocuk adım adım korkularının üzerine gitmeyi, denemeyi ve başardıkça özgüven kazanmayı öğrenir. Örneğin önceden tek başına hiç bir yere gitmeyen bir çocuk, terapi sonunda bakkala kendi başına ekmek almaya gidebilecek cesarete kavuşabilir. Bu bağımsızlık becerileri tüm hayatını olumlu etkiler.

Uzun Vadeli Olumsuz Sonuçları Engellemek: Çocukluk kaygıları büyüdükçe kronik anksiyete, panik bozukluk veya depresyon gibi problemlere dönüşebilir. Ergenlik döneminde kaygı sorunu yaşayan gençler madde kullanımına veya zararlı alışkanlıklara yönelebilir (rahatlamak için). O nedenle bugünden alacağınız destek, ileride daha büyük sorunların önüne geçer. Çocuğunuz sağlıklı başa çıkma yöntemlerini küçükken öğrenirse, yaşam boyu karşılaştığı streslerde daha dirençli olacaktır.

Samsun kaygı terapisi hizmetimizde, her çocuğa özel bir terapi planı çıkarıyoruz. Küçük yaş gruplarında oyun terapisi ve aile rehberliği ağırlıklı çalışırken, daha büyük çocuklarda bilişsel davranışçı teknikler (örneğin korkulan durumla kademeli yüzleştirme, gevşeme egzersizleri, “düşünceyi yeniden çerçeveleme” gibi) kullanıyoruz. Gerekli gördüğümüz durumlarda EMDR terapisini de kaygı tedavisine entegre ediyoruz (özellikle travma kaynaklı kaygılarda). Her durumda aile ile düzenli iletişimde kalarak evde uygulanacak yöntemleri (örneğin, çocuğun korktuğu durumlarda sakin ve destekleyici kalma, küçük cesaret adımlarını ödüllendirme gibi) paylaşıyoruz.

Çocuklarda kaygı terapisi süreci nasıl ilerler?

Tanışma Seansı
Gerçekleştirilecek ilk seans sizi ve (varsa) beraber katıldığınız eşiniz & aile üyenizi tanımakla geçecektir. İlk seans, tanışma seansı olmaktadır.
Hedef Belirleme
Gerçekleştirilen ilk seansta tanışıldıktan sonra gelecek terapiler programlanarak sürecin nasıl ilerleneceği ele alınır. Bu, danışan olarak sizin için bir yol haritası oluşturur.
Süreç
Seanslar ilerledikçe derine gömdüğünüz sorunlarınızı yüzeye çıkartmaya başlar ve kendinizi herhangi bir engel olmadan ifade etmeye başlarsınız.
Devam Eden Terapiler
Siz kendinizi yeterince iyi hissedene kadar terapiler devam eder. Sorunlarınızı geride bıraktığınıza dair danışanınız ile hemfikir olana kadar psikolojik tedavi süreci devam eder.

Çocuklarda kaygı terapisi hakkında sıkça sorulan sorular

En yaygın görülen türler: Ayrılık kaygısı bozukluğu (ebeveynden ayrılmaya aşırı tepki, okul reddi), Yaygın kaygı bozukluğu (birçok konu hakkında sürekli endişe hali), Sosyal kaygı (yeni insanlarla tanışma, performans sergileme korkusu), Özgül fobiler (belirli nesne/duruma karşı aşırı korku – örneğin karanlık, köpek, yüksek yer) ve Panik bozukluk (ani gelen yoğun korku nöbetleri, panik ataklar) olarak sıralanabilir. Çocuğunuzun belirtileri hangi kategoriye girerse girsin, önemli olan günlük yaşamını etkileyip etkilemediğidir. Hepsi için farklı terapi teknikleri mevcuttur.
Tek bir nedeni yoktur; genetik yatkınlık, çevresel etkenler ve yaşantılar bir arada rol oynar. Örneğin, ailesinde kaygı bozukluğu olan çocuklarda benzer sorunlar biraz daha sık görülür. Aşırı koruyucu veya aşırı baskıcı ebeveyn tutumları, travmatik deneyimler (ör. trafik kazası, doğal afet), büyük değişiklikler (taşınma, boşanma, yeni kardeş) çocuklarda kaygıyı tetikleyebilir. Mükemmeliyetçi yapıdaki çocuklar da başarısızlık korkusu nedeniyle kaygı geliştirebilir. Bazen de belirgin bir tetikleyici olmaksızın çocukta anksiyete bozukluğu ortaya çıkabilir.
Çocuğun yaşına göre değişmekle birlikte, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) çocuk ve ergenlerde kaygı bozukluğu tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. BDT ile çocukların olumsuz düşüncelerini (“Ya anneme bir şey olursa?”, “Ben aptalım” gibi) tanımasını ve bunları daha gerçekçi, pozitif düşüncelerle değiştirmesini sağlarız. Ayrıca gevşeme ve nefes egzersizleri öğreterek bedensel belirtileri kontrol etmeyi öğretiriz. Küçük çocuklarda oyun terapisi ve masal terapisi gibi yöntemlerle kaygılarına yaklaşırız; örneğin korkularını oyunla ifade etmelerine olanak tanırız. Bazı durumlarda EMDR tekniği, özellikle travma sonrası gelişen kaygılarda çok işe yarar. Aile terapisini de unutmamak gerek; anne-baba tutumlarının düzenlenmesi kaygı tedavisinin bir parçasıdır.
Çocuk ve ergenlerde kaygı bozukluğu tedavisinde öncelikli yaklaşım terapi ve aile danışmanlığıdır. Birçok vakada, bu psikoterapötik yöntemler tek başına yeterli olur. Ancak eğer kaygı çok şiddetliyse ve çocuğun işlevselliğini ciddi şekilde bozuyorsa (örneğin hiçbir şekilde okula gidemiyorsa, fizyolojik olarak aşırı tepkiler veriyorsa) bir çocuk psikiyatristi değerlendirmesi önerilebilir. Doktor gerekli görürse anksiyolitik veya antidepresan ilaçlar düşük dozda ve çocuklara uygun şekilde başlanabilir. Biz psikolog olarak ilaç yazmıyoruz ama böyle bir ihtiyaç gördüğümüzde aileyi bir psikiyatri hekimine yönlendiriyoruz ve terapiyle eşzamanlı ilaç takibini koordineli götürüyoruz. Çoğu hafif-orta düzey kaygı bozukluğu vakasında ilaçsız çözüm sağlanabilmektedir.
Öncelikle, çocuğunuzun kaygısını ciddiye alın ve onu anladığınızı gösterin. “Korkmanı anlıyorum, birlikte aşacağız” gibi cümleler önemlidir. Kesinlikle “Saçmalama, bunda korkacak ne var” diyerek küçümsemeyin. Rutinler oluşturun: düzenli uyku, düzenli beslenme ve düzenli öngörülebilir bir günlük program, kaygılı çocuklara çok iyi gelir. Çünkü belirsizlik kaygıyı artırır. Çocuğunuzun kaçındığı şeyler varsa (örneğin tek başına odada durmak), onu zorlamak yerine ufak adımlarla alıştırın. Ödül sistemi kullanarak cesaretini pekiştirin (örneğin, “Bu gece kendi yatağında uyursan sabah birlikte pancake yapacağız” gibi). Sakin kalmaya çalışın; siz paniklerseniz çocuğunuz da panikler. Gerekirse siz de nefes egzersizleri öğrenip uygulayabilirsiniz. Son olarak, okul ile işbirliği yapın. Öğretmenine durumdan bahsedin ki o da destek olabilsin. Unutmayın, Samsun’da çocuk kaygı terapisi konusunda yanınızdayız; takıldığınız her noktada danışabilirsiniz.

Randevu Al

Çocuğunuzun ruh sağlığını en iyi konuma getirmek için şimdi randevu alın.

Kişiselleştirilmiş seanslar

Gizli ve profesyonel görüşme

Esnek seans planlama

Emin değil misiniz?

Warning